Nevruz Kutlamaları ‘Geçmişten Günümüze Nevruz’ Konulu Panel ile Başladı

Üniversitemiz Öğrenci Konseyi ve toplulukları tarafından düzenlenen ‘Geçmişten Günümüze Nevruz’ konulu panel, Üniversitemiz Avşar Han Sinema Salonu’nda gerçekleştirildi.

Panelde, Rektör Yardımcımız Prof. Dr. Durmuş ACAR, Prof. Dr. Mehmet KARACA, Belediye Başkan Yardımcısı Serdar BAŞGÜL, İl Genel Meclis Başkanı Muzaffer BAĞCI, Rektör Danışmanımız Yrd. Doç. Dr. Mustafa KILINÇ, Öğretim Üyemiz Yrd. Doç. Dr. Himmet BÜKE ve öğrencilerin yer aldı.

Saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunması ile başlayan Panelin açılış konuşmasını Muhammed Abdullah KÖDÖR yaptı. KÖDÖR yaptığı konuşmada “Nevruz, Türk milletinin dünyaya açılmasından ziyade âleme nizamın ilk düsturudur. Yeniden elif demenin, bismillah demenin adıdır. Esaret bağlarını koparışının sesidir. Bugün, Türk-İslam coğrafyasının coşkuyla kutladığı bir gündür. Her türlü kötülük ve fenalıktan arınılan bir gündür bugün. Etrafımızda demirden dağlar yok belki ama yüreğimiz Ergenekon’dur. Zalim düşman ve nefsimiz uyumamaktadır. Müslüman Türk gençliği olarak göğsümüzdeki iman gücü ile hareket ediyoruz, etmeye devam edeceğiz. Nevruzumuz kutlu olsun” dedi.

Daha sonra ‘Geçmişten Günümüze Nevruz’ konulu panele geçildi. Panelin moderatörlüğünü Türk Dünyası Araştırmaları Topluluğu Başkanı Ömer Faruk YEŞİLKAYA yaptı.

Panel, Türk İslam Medeniyetleri Topluluğu Temsilcisi Sinem GÜÇLÜ, ‘Nevruz’un Tarihsel Süreci’ konulu sunumunu yaptı. Sinem GÜÇLÜ sunumunda, “Kültür ortak yaşam tarzıdır. Her milletin sahip olduğu gelenek ve inançlarının sosyal yaşama yansıdığı olaylar, bayramlar olarak kutlanır. Nevruz da bu özel günlerden biridir. Türklerin Nevruz gelenekleri Orta Asya, Selçuklu ve Cumhuriyet çizgisinde ele alındığında süreklilik gösterir. Bugün birçok Türki devletlerinde Nevruz Bayramı kutlanmaya devam etmektedir. Türklerin ortak kültür mirasıdır Nevruz. Türk dünyasının geleneklerine, örf ve adetlerine olan sadakati, Nevruzu günümüze kadar taşımıştır. Nevruz, Türk gelenekleriyle zenginleşmiş, temeli 5 bin yıl öncesine dayanan milli bir bayramdır. Türk milleti İslamiyet öncesinde ‘Yeni Gün’, ‘Bahar Bayramı’, ‘Ergenekon Bayramı’ gibi isimlerle anılıyordu. Nevruz, toplumsal yaşamın canlandırıcı ve törelerin köklenmesi açısından işlevseldir. Afganistan, İran, Irak, Hindistan ve balkanlarda kutlanmaktadır. Ancak Nevruz, günümüzde eskisi kadar hissedilmemekte, kutlanamamakta ve unutulmaya yüz tutmuş durumdadır. Örf ve adetlerimizi gerektiği gibi hatırlayıp anarak bu bayramın devamını sağlayabiliriz.” ifadelerini kullandı.

Türk Dünyası Araştırmalar Topluluğu Temsilcisi Aysem ÖKTEM, ‘Ülke Ülke Nevruz Kutlamaları’ konulu sunumunu yaptı. Ayşe ÖKTEM konuşmasında “Türk toplumlarında Nevruz kutlamalarına baktığımızda Nevruz, resmi bayram olarak kutlanırdı. Hastalıklara ilaç olacağı inancıyla duş alınırdı. Osmanlı İmparatorluğu’nda ‘Yörük Günü’ olarak anılırdı. Devlet yöneticileri en büyükten ne küçüğe kadar hediye dağıtırlardı. Nevruz kutlamalarına Azerbaycan’da akşam şenlikleri düzenleyerek başlanır. Nevruz şekerleri hazırlanır, gül suları ikram edilir, ateş oyunları oynanır. Kırgız Türklerinde ise 7 gün önceden bayram temizliğine başlanır, temiz kıyafetler giyilir. Ateşten atlanır. Özbekistan’da ise kominizmin etkisi ile ‘Aile Bayramı’ olarak kutlanırdı. Fakat şu anda Halkın Bayramı olarak kutlanıyor. Anneler, kız ve gelinleriyle kazan dolusu yemek yapılır ve bu âdete ‘Kazan Dolusu Bayramı’ derler. Kazakistan’da da 1930 yılına kadar ulusun ‘Ulu Günü’ olarak adlandırmışlardır. Kazaklar ‘Nevruz Köşesi’ dedikleri 7 yemek çeşidi yaparlar. Halktan bazıları koyun keser. Bir kısmı güzel koku ikram eder. Türkmenistan’da ise ‘Oğuz Bayramı’ olarak kutlanır. Türkmenistan’da Türkmen yemeklerine özgü yemekler yapılır. Cumhuriyet döneminde ise Mustafa Kemal Atatürk, Nevruzu adet, gelenek ve göreneklere bağlı kalınması anlamında önemli bir gün olduğunu söylemiş ve kutlanmasının önemine vurgu yapmıştır. Türk dünyasındaki kutlamaları 6 başlık altında toplanır. Bunlar, hazırlık, temizlik,  mezarlık ziyareti, kır gezileri, ateş etkinlikleri, su etkinlikleri, eğlenceler.. Sonuç olarak Nevruz, Türklerde Metehan zamanından günümüze kadar taşınmış tarihi bir zenginliktir.” ifadelerini kullandı.

Kültür ve Sosyal Araştırmalar Topluluğu Temsilcisi Ferdi ERSOY, ‘Günümüzde Nevruz’a Bakış’ konulu sunumunu yaptı. Ferdi ERSOY sunumunda “Yeryüzünde Türkün sınırı yoktu. Bunun en güzel kanıtı da Ergenekon Destanı’dır. Türkiye Cumhuriyeti içinde yaşadığı etnik kökenlerle birleştirici özelliğini günümüze kadar yaşatmıştır. ‘Bölemeyeceksiniz, yıkamayacaksınız, susturamayacaksınız, diz çöktüremeyeceksiniz’ diyen Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ımız var. Hamdolsun ki ‘ Burada kimliksizlere duyurulur, benim adım Türk Milletidir’ diyen Türkmen Beyimiz var. Hamdolsun ki fistanlı soysuzlara karşı ‘Gerekirse kandili de başınıza yıkarız’ diyen soylu bakanımız Süleyman Soylumuz var. Laleye bile anlam yükleyen bu millet elbette nevruzun renklerine anlam yüklemiştir. Bu renkler, yeşil İslam’ı, sarı dünyanın merkezini, kırmızı ise bağımsızlığı temsil eder. Nevruza yakın tarih adamlarının gözünden bakacak olursak; ‘İmkânsız mı Dur sana Türk olduğumu anlatayım’ diyen Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk, nevruzu çokça önemsemiştir. ‘Türk müsün Müslüman mı’ sorusuna ‘Tanrı Dağı kadar Türküm, Hira Dağı kadar Müslümanım’ diyen Alpaslan Türkeş, nevruzun dostluk ve kardeşlik olduğunu dile getirmiştir. ‘Zulüm Azrail de olsa hep Hakk’ı tutacağım’ diyen şehit lider Muhsin Yazıcıoğlu ise nevruzun umut ve neşe olduğunu vurgulamıştır. Nevruz yeni bir bahardır diyerek Türkün içini sadece nevruz ateşi yaksın temennim ile sözlerime son veriyorum. ” dedi.

Panel sonunda Sinem GÜÇLÜ, Aysem ÖKTEM, Ferdi ERSOY’a anmalıklarını Rektör Yardımcımız Prof. Dr. Durmuş ACAR, Ömer Faruk YEŞİLKAYA, Muhammed Abdullah KÖDÖR ve Aslı ÖZCAN’a teşekkür belgelerini ise Rektör Danışmanımız Yrd. Doç. Dr. Mustafa KILINÇ verdiler.